Hepimiz yaşamın içinde kendimizi ararız. Çoğu zaman insanda aynalama yaparak ama en çok da doğanın içindeki anlamımızı ararız. İnsanlık varoldukça bu arayış devam edecek. Esenlik sağlığımızın temeli tam da aslında bu arayışın içinde başlıyor; fiziksel, zihinsel ve ruhsal varlığımızın dinamiklerini anlamaktan geçiyor. Biz özümüze ulaştıkça aslında dünya ve evrenle bağımızı güçlendiririz.
Peki ya kendini bulmak için neler yapıyorsunuz diye sorsam?
Belki ilk aklınıza gelen cevaplar eğitim almak, eğlenceli vakit geçirmek ve diğerleri olacak . Size aslında kendimizi tam da burada bilmek için daha derine inmemiz gerekiyor desem, bu sizde yılmışlık hissini tetikler mi? Cevap evet ise, işte tam da şimdi kendine cesaret ile sahip çıkmalısın.
Gerçeği aramak müthiş bir adanmışlık gerektirir, dünyada bilgelik yolcuları olarak kabul ettiğimiz insanların da bu yaşam sofrasında bizleri beslemek için neler düşündüğünü anlamaya çalışarak da bilgiye ulaşmaya başlayabiliriz. Doğu felsefesinin başlıca düşünür bilgelerinden Mahatma Ghandi , kendini bulmanın en iyi yolunun başkalarına hizmet etmeye kendimizi adamamızdan geçtiğini söylemiş. Bu topraklarda yaşayarak cömertlikle bilgeliğini paylaşan bir diğer büyük düşünür Mevlana Celaleddin Rumi ise "Herşeyimi kaybettim ama kendimi buldum." demiş.
Yaşam boyunca kendimizi yaratırız, en çok da çevremizde bize ayna görevi gören kişilerle. Kaç kez başkalarına iyilik peşinde koşarken kendinizi unuttunuz? Ve tekrar sahip çıkmak için hangi sorumlulukları aldınız? Biz insanlar özümüzde taşıdığımız belki halk arasında fıtrat diye geçen bizi biz yapan hatta hala farkında olmadığımız başkaları tarafından bize yansıtılan yanlarımızla tanıştığımızda artık hayat hiçbir zaman eskisi olmayacak kadar güçlendiririz hücrelerimizin varlık bilincini. Yaşamın içinde "Ben" ve "Biz" kavramlarını ayırt ederek görmeyi geliştiririz.
Dışardaki sesler hala çok fazla! cömertçe yaratmaktan kaçınmadığımız olumsuz düşünce ve senaryolar da kendimizi duymamız için yeterince gürültülü ve yorucu, öyle ki derinliklerimize inmek için taakatimiz yok.
Hadi kendine ve varlığına bir zaman yatırımı yap. Sadece düzenli uygulayacağın nefes ve meditasyon çalışmaları ile, kendinle tanışmak için iyi bir başlangıç yapman mümkün. Elbette bu günümüz popüler "spiritüel olma" kavramından daha fazlası, çünkü içinde bilimsel gerçekleri de barındırıyor. Düzenli nefes ve meditasyon çalışması ile uyardığımız diyafram kasımız ve vagus sinirimiz sayesinde, aslında bağırsaktan beyine bir uyarı sisteminin de sağlıklı çalışmasına yardımcı oluyoruz. Harvard Üniversitesi'nde 2018 yılında yapılan araştırmada düzenli meditasyon yapmanın zihinsel ve ruhsal boyuttada faydalarından ve hatta kronik bağırsak rahatsızlıklarımıza ait semptomların azaltıcı etkisinden bahsediyor.
Saklı Kapılarını Aç! Ben gene varlığımıza geri dönmek istiyorum çünkü fiziksel,zihinsel ve ruhsal boyutta yarattığımız bu etkileşime duygularımızın farkındalığını eklemezsek mahzenin kapıları kapalı kalmaya devam edecek. Peki açarsak ne olacak ? işte o an kendimizle tanışmaya başlayacağız ve bundan sonra dış sesleri duyarken kendini seven ve şefkat göstermeyi başaran biri olacağız . Ve bu duyguyu farkettikten sonra bu tanışıklığı dostluğa çevirmek için kendiniz için hatta belki de tüm dünya için kendinize emek vermeyi seçeceksiniz.
Mutlu tanışmalar!
Elif Karakuş