İnsan ve duyguları arasındaki bağ, hem biyolojik hem de psikolojik düzeyde çok katmanlı ve derin bir ilişkidir. Bu bağ, insan olmanın merkezindedir çünkü duygular; hayatta kalma, zihinsel sağlık, karar verme, motivasyon, sanat ve yaratıcılık gibi alanlarda insanın pusulası gibidir.
İnsan, duygularını fark etme sürecinde hem bedenini hem de zihnini dinlemeyi öğrenir. Duygular içsel bir pusuladır; ancak onları fark etmek, bilinçli bir farkındalık ve gözlem gerektirir. Örneğin, kalp atışının hızlanmasıyla korku veya heyecan hissedilebilir. Zihinsel tepkilerde ise, “Yine olmadı.” gibi bir düşünce aslında hayal kırıklığını gösterebilir. Davranışsal tepkilerde de sesin yükselmesi, aslında karşı tarafa duyulan kızgınlığın bir ifadesi olabilir.
Nefes ve meditasyon pratikleri ile zihni geçmiş ve gelecekten arındırıp “an”a getirmek; “Şu anda ne hissediyorum?” ya da “Benzer durumlarda bende hangi duygular açığa çıkıyor?” gibi sorularla farkındalığı beden ve zihne taşıyabiliriz.
Düşünsenize, tekrarlayan olumsuz duygular yaşıyoruz ama bunların hep bir sebebi var. Örneğin; iş yerinde hakkım yendi, ailem beni değerli hissettirmedi gibi yargılarla duygularımızla yüzleşmek yerine onlara bir maske takıyoruz. Oysa o an, içeride görülmeyen ve kendini onaylamayan bir birey olarak; kendimize vermemiz gereken özeni ve saygıyı dışarıdan, geçici duygularla tamamlamaya çalıştığımızı fark ettiğimizde, kendimizle kurduğumuz bağ tahminimizin de ötesinde güçlenecektir. Böylece daha az kırılgan ve daha esnek biri olduğumuzu fark etmeye başlarız.
Rahat bir şekilde oturun. Gözlerinizi kapatın. Karnınıza doğru derin bir nefesi burundan alın ve yine burundan nazikçe verin. Bunu üç kez tekrarlayın.
Şimdi, tekrar eden ve anlamak istediğiniz olumsuz bir duyguyu bulun: Hayal kırıklığı, öfke, değersizlik gibi.
Kendinize sorun: “Bu duyguyu kimlerle birlikte yaşıyorum?” Örneğin: ailem, eşim, iş arkadaşlarım…
Sonra şu soruyu sorun: “Bu duyguyu neden … ile birlikte yaşıyorum?” ve “O kişiden ne bekliyorum?” Bunları yazın.
Ardından derinleşin: “Beklediğim şey örneğin değer görmekse, bu duyguyu önce kendime vermek için neye ihtiyacım var?”
İşte yüzleşme tam da burada başlar. Eğer bu ihtiyacı içten karşılamak yerine hâlâ dış bir kaynaktan almayı seçiyorsanız, bu duyguyu kendiniz için yaratmanın zamanı gelmiş demektir.
Elif Karakuş
Gıda Mühendisi / Wellbeing Uzmanı